500 Üniversite Fikrini Gerçekçi Buluyor musunuz?

4 Mart 2008 Salı

Yasakçı Rektörler

Yasakçı Rektörler
Gün geçmiyor ki yasakçı rektörlerden birisi çıkıp 1-2 ilginç laf etmesin. İşin ilginç tarafı, bu koca koca profesör ünvanlı şahıslar ettikleri laflarla daha da komik duruma düşmelerine ve öğretim üyeliği mesleğinin toplum nezdinde daha da saygınsız hale gelmesine yol açıyorlar. Hukukçu kimlikli rektörler, profesörler öyle laflar ediyorlar ki lise seviyesinde hukuk bilgisine sahip vatandaşlar bile hukuksuzluğu görebiliyor. Artık bu yasakçı rektörlerin son kullanım süreleri çoktan doldu aslında. Raf ömürlerini tamamladılar. Son kullanım tarihi geçen diğer ürünler gibi güzel güzel çekilip emekliliğin tadını çıkarmaları en iyisi.

İnsanlar da haklı olarak bu durumu tiye alıp gırgırını geçiyorlar. Aşağıda pekçok sitede yer alan haber yorum..

Taraf Gazetesi'nden Dr. Sivilay Abla bu perşembe okuyucularının türban sorularını yanıtladı...

Tutsilerle Hutular arasında bile anlaşma oldu neden bizim başörtülü kızlarımızla laik yürekli rektörler ve akademisyenler arasında olmasın. Aralarını bulacağım ve Nobel Barış Ödülüne adaylık başvurusu yapacağım. Çok kararlıyım.

İşte değerli rektörlerimizin ve akademisyenlerimizin soruları, kaygıları, tespitleri ve benim çözüm önerilerim:

Kaygı-Soru: Teknoloji çok gelişti biliyorsunuz. Türbanlı bir kız öğrenci sınavda kulaklık takıp cep telefonuyla dışardan birinden yardım alarak kopya çekse bunu nasıl anlayacağız? (Bir rektör)

Çözüm: Sevgili Rektör, kopya çekme teknolojisi gelişti ise engelleme teknolojisi de gelişti. Üniversitelere demirbaş olarak sinyal karıştırıcı aletler alınır ve Sınav yapan hocalara bir bond çanta içinde zimmetlenir. Böylece radyo dalgalarıyla çalışan aletler işlemez hale gelecek, başörtülü kızların kopya çekmesi engellenecektir.

Tespit: Bizim istemediğimiz bir şeyin Türkiye'de olması mümkün değil. Zaten biz asılız, bize karşı çıkanı da asarız. (Kardelen bir akademisyen)

Çözüm: Geliniz bacım, orta bir yol bulalım. Sizi istemeye nasıl ikna edebilirim? Mesela; başı örtülü üniversiteye giren her bir kız için kardelenler projesine 10 SMS göndersek. 20 SMS olsun. Hadi senin güzel hatırın için 25 SMS’de anlaşalım.

Diğer taraftan; biz asılız sözünüz bana yıllar önce Demirel ile Özal arasındaki bir polemiği hatırlattı. Özalın bir sözü üzerine hazır cevap üstadı Demirel “Sayın Özal Biz halk çocuğuyuz diyor. Özal halk çocuğuysa biz o… çocuğu muyuz?” demişti. Hakikaten siz asılsanız biz neyiz kuzum?

Kaygı-Tespit: Müslüman bir ülke olduğumuz için türban yasağını savunuyorum. Ben Hıristiyan bir ülkenin rektörü olsam uğraşmam bu işle. Örneğin; Benim üniversiteme kipayla girsinler hiç sorun olmaz. (Diğer bir rektör)

Çözüm: Hocam ilminizden istifade etmek isteyen Hebrew Üniversitesi sizi misafir öğretim üyesi olarak İsrail’e davet etmeyi düşünüyordu. Ancak bu açıklamanızdan sonra bu fikirlerinden vazgeçeceklerini sanıyorum. Düşünsenize orada da kipalı çocukları kampusta görünce hadise çıkardığınızı.

Tespit-soru: Güzel dinimiz İslam hoşgörü ve kolaylık dinidir. Namazı, orucu ya da haccı kaçıranlar kaza edebiliyor. Neden başörtülü kızlarımız kaza edemesin? Üniversitede takamadıkları kadar evde takabilirler. (Genel cerrah bir rektör)

Çözüm: Bir cerrah olarak verdiğiniz bu fetvayı göz önünde bulunduracağız, ancak ilahiyatçılar da beyin ameliyatı yapmaya başlarlarsa sorumlusu ben değilim. Peki hocam laik ilahiyatçı kişiliğinize kafamı çok kurcalayan bir soru yöneltebilir miyim: Ojeli tırnaklarla türbeye mum diksem dualarım kabul olur mu?

İtiraf-soru: Sınıfımda bir türbanlı öğrenci görürsem elimde olmadan hak ettiği notu veremem. Ne yapabilirim, ben böyleyim. (Yine bir rektör)

Çözüm: Öncelikle bu samimi itirafınız için sizi tebrik ederim. Tabii bu güne kadar armudun sapı üzümün çöpü deyip kim bilir kaç öğrencinin notunu kırdığınızı düşünmeden de edemedim. Çözüm olarak başörtülü kızların sınav kâğıtlarının Yunanistan üniversitelerinde okunmasını öneriyorum. Böylece bu öğrencilerin sınav kağıtları da objektif değerlendirilebilir.

Kaygı-Soru: Türbanlıları sınıfımda görürsem derse giremem. Ya-pa-maaaam! Israr etmeyin! (Bir akademisyen)

Çözüm: Japonya’da bir gözlük icat etmişler. Gözlüğü takan giysilerin arkasını görebiliyormuş. Size böyle gözlükler alsak ve derslere bu şekilde girseniz. Bu teknolojik camların arkasından bakınca kimin başı bağlı kimin açık ayırt etmeniz mümkün değil. Tabii bu gözlüğü takmışken öğrencileri tepeden tırnağa süzmek yok ama.

Tespit-soru: Türbanlılar girerse üniversitelerimizi kapatıp gideriz. (Başka bir akademisyen)

Çözüm: Hiç sorun değil ancak kilidi paspasın altına bırakıverin ki kapıda kalmayalım.

Gördüğünüz gibi her sorunun bir çözümü vardır. Ne dersiniz Nobel Barış Ödülüne yakın durmuyor muyum sizce de?

Hiç yorum yok: