500 Üniversite Fikrini Gerçekçi Buluyor musunuz?

13 Eylül 2008 Cumartesi

500 Üniversite Fikri Gerçekçi mi?

500 Üniversite Fikri Gerçekçi mi?
Bilindiği gibi 500 Üniversite altında 500 Üniversite Fikri Gerçekçi mi şeklinde bir anket konulmuştu. Bu anketin uzun süre kalması planlanmaktadır. O yüzden anketin zaman içinde fikir değişimlerini tutabilmesi için aşamalı olarak oranlar yer alacaktır. Yaklaşık her 500 oy kullanımında 500 Üniversite Fikri Anket Sonuçları güncellenecektir. Anketin ilk aşamasındaki sonuçlar aşağıda yer almaktadır. Duyurulur.
























TarihKesinlikle GerçekçiGerçekçiPek Fikrim YokGerçekçi DeğilKesinlikle Gerçekçi DeğilMevcut Oy Oranı
13 Eylül 2008119617790197544

Kampüs Şehirleri

Kampüs Şehirleri
Bilgi Şehirleri, Bilim Şehirleri veya sayın Başbakan Erdoğan'ın son günlerdeki deyişiyle Kampüs Şehirleri nihayet Türkiye Gündemine girmeye başladı. Bazı şeylerin başta Sayın Başbakan başta olmak üzere hükümetin çeşitli önde gelenlerinin gündemine girmeye başladığını görerek seviniyoruz. (Örnek: Türkiye Ortadoğunun Üniversite Üssü) Ancak gerekli bilgi altyapısı olmadan, Kampüs Şehirlerini hayata geçirebilecek beyingücünü Türkiye'ye çekmeden bütün bunlar laftan öteye gidemez. Yani tersine beyin göçü gerçekleştirilmeden bu tür girişimler sonuçsuz kalmaya mahkumdur. Türkiye'deki öğretim üyelerine haksızlık etmek istemiyoruz ama yurt dışı deneyimine ve oradaki bilgi birikimine sahip insanların bu konuda söyleyecekleri değişik şeylerin olduğuna inanıyoruz. Daha önceki tersine beyin göçü çabaları maalesef pek olumlu sonuçlanmadı. Türkiye'de böyle bir paradigmanın olmaması, vizyonsuzluk gerekli alt yapının oluşmaması yanında bireysel yasama çabaları da yeni haksızlıklara yol açtı.

Bir örnek: Tersine beyin göçü için geçtiğimiz yasama döneminde geçici 5535 sayılı af yasası çıkarılmıştı. Geçici süre verilip yurtdışında faiz yükleri altında ezilen beyinler yurda dönsün diye haksız faiz borçları önemli ölçüde azaltıldı. Sürenin kısıtlı olması ve yurtdışında olmalarından dolayı haber ulaştırılamaması nedeniyle buna pekçok kişi başvuramadı. Bunun yanında yasadan yararlanmak için süresi içinde başvuruda bulunduğu halde kurumlarının zorlama yorumları nedeniyle (bknz 5535 sayılı yasada Haklarında Borç Takibi İşlemi Devam Edenler İbaresi nedeniyle haksızlığa uğrayanlar) hala mahkemelerde sürünenler mevcut.

Türkiye'ye 500 Üniversite fikrini yaymaya çalışan bir site olarak, Başbakan'ın İstanbul Teknik Üniversitesi açılışında yaptığı konuşmada değindiği Kampüs Şehirlerini çok önemli görmekteyiz. Dediğimiz gibi bunun için tüm alt yapının iyice incelenmesi ve paradigmal bir değişim şart. Çok şükür, yeni YÖK yüksek öğretimde eski YÖK gibi problem üreten değil problem çözen bir kurum olmaya doğru ilerliyor. Bunun bir şans olduğu açık.

Kampüs Şehri Nedir?
Kampüs Şehirleri, araştırma, teknoloji ve yetişmiş beyingücü yoluyla yüksek katma değerli ürünlerin geliştirilmesi ve ihracatına yönelik ekonomi modeline dayalı kentlerdir. Bu şehirler bilgiye, bilginin geliştirilmesine, bilginin üretimi ve dağıtımına (eğitim), icatlara, yeniliklere değer veren özel ve kamu sektörlerinin birleştiği yerlerdir. Bu kentler salt bilgi üretmek adına kurulmazlar. Bilginin üretilmesinden toplumsal dağılımına (knowledge production and dissemination), bilginin yenilikçi bir tarzda (innovation) ürüne dönüştürülmesi, ürün halde pazarlanmasına değin tüm süreçleri entegre eden ve bu amaçla planlanan kentlerdir. Kampüs Şehirleri, artık Şehir Planlama mesleğinde mutlaka dersler kümesi olarak da yer alması gereken bir husustur .

Kampüs şehirleri deyince sadece üniversiteler değil onunla birlikte teknoparklar, yüksek teknoloji yatırım alanları ve bilgi endüstrisinin (eğitim ve araştırma) diğer kurumları akla gelmelidir. Endüstriden kopuk bir üniversite bugünkü üniversitelerin en büyük problemidir. Maalesef bugüne kadar YÖK, özellikle öğretim üyelerinin yükseltilme kriterlerinde bol impact faktörlü yayın anlayışına odaklanarak Bilgi Şehirlerinin çok gerisinde olduğunu göstermektedir. Eğer Kampüs şehirleri fikrinin başarılı olması isteniyorsa YÖK'ün kuru journal yayın anlayışını terketmesi gerekmektedir. Topluma getirisi olan, endüstriye katkı sağlayan yenilikler, patentler, projeler, toplumsak bilgi dağılımı, toplumsal sorumluluk faaliyetleri mevcut YÖK anlayışında herhangi bir şekilde ödüllendirilmemektedir.

Dünyada halen kampüs şehri olarak tasarlanmış 65 civarında kent (Örnek, Malezya'da Cyberjaya) bulunmaktadır. Kampüs şehirleri, bilim veya bilgi şehirleri, adı ne olursa olsun, bunların oluşturulması mevcut Yüksek Öğretim Sistemi başta olmak üzere pekçok şeyin yeniden paradigmik olarak incelenmesini ve büyük ölçüde yeni bir paradigmayı gerektirmektedir.

Kampüs Şehirleri Konusunda
Kampüs Şehirlerini planlarken tüm bunlar ele alınmalı ve öncelikle kampüs şehirleriyle ilgili bilgi üretilmelidir. İnternette bir arayın bakalım Kampüs Şehirleri, Bilgi Şehirleri ve Bilim Şehirleri diye. Arama sonuçlarında gelen bilgilere bakın. Bu gelen bilgilerin kaçı magazin kaçı Kampüs Şehri oluşturmada yararlı sayılabilecek bilgi?

Kampüs Şehirleri Konusunda Başbakan Erdoğan'ın Açıklamaları
"81 vilayetimizde üniversite kurduk. Bu bölgesel kalkınmayı yükseltecek. Bölgesel göçü engeleyecek. İllere ekonomik ve ticari hareket getirecek. Şimdi kampüs şehirler kurma çalışmaları yapıyoruz. Türkiye'ye 3-5 tane örnekle bunu kazandıracağız. Dünyada bunun önemli örnekleri var. Bunu da inşaallah başaracağız."

Kampüs Şehirleri Diğer ilgili Yazılar
  1. Bilim Şehirleri ve 500 Üniversite

  2. Bilim Şehirleri
  3. 5535 Sayılı Geçici Yasa
  4. 5535 mağdurları
  5. 5535 Sayılı Yasadaki Haklarında Borç Takibi İşlemi Devam Edenler İfadesiyle Haksızlığa Uğrayanlar
  6. Cyberjaya (Malezya Bilgi Şehri)

10 Eylül 2008 Çarşamba

Türkiye Ortadoğunun Üniversite Üssü

Türkiye Ortadoğunun Üniversite Üssü
Kaç senedir duyduğumuz en güzel haber Milli Eğitim Bakanı Doç. Dr. Hüseyin Çelik'ten geldi. 500 Üniversite sitesinde kampanyasını yapmaya çalıştığımız tespitlerin nihayet aynen yapıldığını duymaktan ve bu vizyona sahip yöneticilerin arttığını görmekten memnunluk duyuyoruz. Kim ne derse desin yeni YÖK Başkanı ve Hükümetin vizyonundaki paralellik 500 Üniversite umudunu arttırıyor. Daha düne kadar sürekli hükümetle didişip duran YÖK yerine birlikte çözüm getirmeye çalışan anlayış hakim olmaya başladı. Artık Sağlık Sistemi gibi Eğitim Sisteminin de olumlu gelişmelere gebe olduğunu söylemek için erken olsa da umutlar daha fazla.

Aşağıda Türkiye'nin Ortadoğu'nun Üniversite Üssü olması ile ilgili haberi okuyabilirsiniz.

Türkiye Ortadoğunun Üniversite Üssü Olabilir
Bizim Türkiye'de 70'li 80'li yılları hatırlayın, dünya kadar Ortadoğu kökenli üniversite öğrencisi vardı. Her geçen gün bu azaldı. Özellikle geçen sürede YÖK'ün kendi içine kapanık tavrından dolayı, biz Ortadoğu'daki öğrenci pastasından payımızı alamıyoruz. 11 Eylül saldırısından sonra Ortadoğulu, işte Araplar ve İranlılar dahil, bunlar artık ABD'de, İngiltere'de ve kıta Avrupası'nda rahatlıkla üniversite eğitimi yapamıyorlar. En azından böyle bir psikolojik problem var. Türkiye, bugün 14-15 tane, yeni açılan vakıf üniversiteleri ile bu 25'e çıkacak, yabancı dilde eğitim yapan üniversitesi bulunan bir ülkedir. Biz aslında bu eğitim meselesini çok iyi bir pazar haline getirebiliriz Türkiye'de. Şu anda Kıbrıs'ta 45 bin öğrenci var, bunun 30 bini Türkiye'den gitmedir. Hatta daha fazla, Kıbrıs'taki her 4 öğrenciden 3'ü Türkiye'den gitmedir. Dünyada 2,5 milyon öğrenci kendi ülkesinin dışında eğitim görüyor. Üniversite konusunda ciddi bir mobilizasyon var dünyada. Yabancı öğrenciler için eğitim üssü olma konusunda gerekeni yapamıyoruz. Azerbaycan'da sadece Bakü'de 4 bin Türk öğrenci var. Biz bütün dünyaya öğrenci gönderiyoruz. Fakat bizim ODTÜ, Hacettepe gibi, İstanbul, Boğaziçi üniversitelerimiz var. Ama dünyada öğrenci cezbedemiyoruz. İngiltere'de 130-140 üniversite var, kaynaklarının büyük kısmını öğrenci parasından sağlıyorlar.

Not: Türkiye'de toplam yabancı öğrenci sayısı 2 bin iken nüfusu Türkiye'nin üçte biri olan Malezya'nın yabancı öğrenci sayısı 100 bine doğru gidiyor. (bknz Malezya Yabancı Öğrenci Sayısı)

21 Ağustos 2008 Perşembe

Yeni Üniversiteler

Yeni Üniversiteler
Geçtiğimiz günlerde peş peşe açılan üniversiteler üzerine Prof. Dr. Mustafa Erdoğan'dan Üniversite Enflasyonu mu başlıklı oldukça yararlı yazısı. Gerçekten öğretim üyesi ihtiyacı konusunda düşünmeden meseleyi sadece üniversite açmak olarak değerlendirmenin yanlışlığını ortaya koyan güzel bir yazı. Yeni Üniversiteler açarken mutlaka dikkat edilmesi gereken önemli noktalar..

Üniversite enflasyonu mu?
Nihayet belli olan adaylar arasından Cumhurbaşkanı tarafından rektörlerinin atanmasıyla yeni kurulan üniversiteler gerçek anlamda ‘kuruluş’ çalışmalarına başlayacaklar. çoğunun adı-sanı pek duyulmuş olmayan muhtemel rektörler umalım ki bu fevkaláde zor görevin üstesinden gelsinler.

Türkiye son yıllarda politik kararlarla üniversite sayısını hızla artıran bir ülke. Son kurulanlarla birlikte ‘üniversite’ sayısı yüzyirmiye yaklaşmış durumda. Türkiye gibi nüfusu 70 milyonu aşmış olan bir ülke için bu sayının çok olduğu elbette söylenemez. Yine de meselenin tartışmaya açık bazı yanları var.

İlk soru şu: Yeni bir üniversitenin kurulması münhasıran politik kararla yapılması uygun olan bir şey midir? Parlamentoda çoğunluğu elinde bulunduran bir siyasi parti ‘kafasına estiği gibi’ yeni üniversite(ler) kurabilmeli midir?...

Bir bakıma evet. çünkü demokratik bir ülkede toplumsal ihtiyaçları en iyi görüp takdir edebilecek olanlar halkla doğrudan doğruya teması olan siyasi partilerdir. Hem araştırma fakiri olan hem de yüksek öğrenimli yurttaş sayısının epeyce düşük olduğu Türkiye gibi bir ülkede üniversitelerin ülke sathına yayılması ise gerçekten de toplumsal bir ihtiyaçtır. Doğru çalışmaları halinde üniversitelerin yerel toplumun kalkınmasına olduğu kadar sosyal-kültürel hayatına da hatırı sayılır katkılar yapacakları umulur. Onun için, yeni üniversiteler kurulması işinde siyasi iktidarın inisiyatif almasında prensip olarak bir yanlışlık yoktur.

Ancak bu, üniversite kurmanın sadece hükümetin inisiyatif alması ve parlamentonun kanun çıkartmasıyla gerçekleştirilebilecek bir iş olduğu anlamına gelmiyor. Bu iş çok ciddi bir teknik-profesyonel hazırlık gerektirmektedir. Siyasi iktidar nereye üniversite kurulması gerektiğini takdir edebilir, bunun için kamu bütçesinden gerekli tahsisatı yapabilir, ama bir üniversiteyi emir ve talimatla kuramaz. Bu konuda siyasi iradenin akademik uzmanlık desteğine ihtiyacı olduğu gibi, görevlendirilecek kişilerin seçiminde de mesleki başarı yanında idari yeteneğin de göz önünde bulundurulması gerekir. Bu her profesörün yapabileceği bir iş olmadığı için, herhangi bir profesörü rektör olarak atamak, orada sahici anlamda bir üniversite kurulacağının garantisi değildir.

Meselenin başka ve daha da önemli olan yanı ise şudur: üniversite paradan ve teknik donanımdan önce bir kadro işidir. Araştırma ve eğitim yapabilmesi için bir üniversitenin ilk önce akademik personele ihtiyacı vardır. Yeni üniversite demek, daha işin başında bile onlarca öğretim üyesinin var olması demektir. Oysa Türkiye’de halihazırda 20’den fazla yeni üniversiteye yetecek kadar ‘ihtiyaç fazlası’ akademisyen yoktur. Esasen, bu açıdan bakıldığında bugün itibariyle mevcut olan üniversitelerin bile birçoğu henüz ‘üniversite’ değildir.

Bu nedenle, bu işte tutulması gereken doğru yol, yeni üniversitelerin yerleşik birkaç üniversite tarafından, bunların uzantısı olarak ve tedricen oluşturulması olmalıydı. Yeni kurulan üniversitelerin bazılarının arkasında kısmen böyle bir alt yapının olduğu anlaşılmaktaysa da, bunun yeterli olmadığı açıktır. Halihazırda yurt dışında doktora yapmakta olan, yeni üniversitelere tahsis edilmiş yeterli sayıda öğrenci olsaydı, belki önümüzdeki birkaç yıl içinde bu eksik bir ölçüde teláfi edilebilirdi. Ama bildiğim kadarıyla, böyle bir hazırlık da maalesef mevcut değildir.

19 Ağustos 2008 Salı

Gazikent Üniversitesi

Gazikent Üniversitesi
500 Üniversitede düzenlenen 500 Üniversite fikri gerçekçi mi anketi bitmeden bu gidişle Türkiye'deki üniversite sayısı 500'ü geçecek.

Gaziantep'te ''Gazikent Üniversitesi'' adıyla vakıf üniversitesi kurulmasına ilişkin tasarı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.

Tasarıya göre, Gaziantep'te, Gaziantep Eğitim ve Hizmet Vakfı tarafından kurulacak olan ''Gazikent Üniversitesi''; Eğitim Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu ile Sosyal Bilimleri Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsünden oluşacak.

Gazikent Üniversitesi ile ilgili haberler daha sonra sitemizde yer alacak.

Gediz Üniversitesi

Gediz Üniversitesi
Vakıf Üniversitelerine yenisi ekleniyor. İzmir'de ''Gediz Üniversitesi'' adıyla vakıf üniversitesi kurulmasına ilişkin tasarı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.

Tasarıya göre, İzmir'de, Sipahi Eğitim, Sağlık ve Spor Vakfı tarafından kurulacak olan ''Gediz Üniversitesi'' Hukuk Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ile Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsü alanlarında eğitim verecek. Tasarının kabul edilmesinin ardından TBMM Başkanvekili Eyyüp Cenap Gülpınar, çalışma süresinin dolduğunu belirterek, birleşimi yarın saat 13.00'de toplanmak üzere kapattı.

Gediz Üniversitesi ile ilgili ayrıntılar 500 Üniversite adresinde gelecek...

Melikşah Üniversitesi

Melikşah Üniversitesi
Daha önce TBMM tarafından kabul edilen yasayla Melikşah Üniversitesi kurulmuştu. Cumhurbaşkanı Gül'ün onaylamasıyla artık resmen Melikşah Üniversitesi kurulmuş oldu. Yüksek Öğretim camiasına hayırlı olsun.

Cumhurbaşkanı Gül'ün onayladığı 5799 sayılı ''Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun''a göre, Kayseri'de, Burç Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı tarafından ''Melikşah Üniversitesi'' adıyla bir vakıf üniversitesi kurulacak.

Üniversite; fen-edebiyat, iktisadi ve idari bilimler, mühendislik, mimarlık, hukuk fakülteleri ile sosyal bilimler ve fen bilimler enstitülerinden oluşacak.

Gül'ün onayladığı 5796 sayılı ''Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'', İzmir'de ''Gediz'', Gaziantep'te ''Gazikent'' adıyla iki vakıf üniversitesi kurulmasını öngörüyor.

Kanuna göre, Gaziantep'te, Gaziantep Eğitim ve Hizmet Vakfı tarafından kurulacak olan ''Gazikent Üniversitesi''; Eğitim Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Mühendislik-Mimarlık Fakültesi, Yabancı Diller Yüksekokulu, Sağlık Bilimleri Yüksekokulu, Turizm ve Otelcilik Yüksekokulu ile Sosyal Bilimleri Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsünden oluşacak.

İzmir'de, Sipahi Eğitim, Sağlık ve Spor Vakfı tarafından kurulacak olan ''Gediz Üniversitesi'' ise Hukuk Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Mühendislik Fakültesi ile Sosyal Bilimler Enstitüsü ve Fen Bilimleri Enstitüsü alanlarında eğitim verecek.

Melikşah Üniversitesi Kuruluşu TBMM'ce Kabul edildi
Kayseri'de, ''Melikşah Üniversitesi'' adıyla bir vakıf üniversitesi kurulmasına ilişkin kanun tasarısı, TBMM Genel Kurulunda kabul edilerek yasalaştı.

Verilen aranın ardından TBMM Başkanvekili Nevzat Pakdil'in başkanlığında yeniden toplanan TBMM Genel Kurulda, Yüksek Öğretim Kurumları Teşkilatı Kanunda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının görüşmelerine devam edildi.

Genel Kurulda kabul edilen kanuna göre, Kayseri'de, Burç Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı tarafından Melikşah Üniversitesi kurulacak.

Üniversite; fen-edebiyat, iktisadi ve idari bilimler, mühendislik, mimarlık, hukuk fakülteleri ile sosyal bilimler ve fen bilimler enstitülerinden oluşacak.

Genel Kurulda, kanunun kabul edilmesinin ardından, Seyehat Acentaları ve Seyehat Acentaları Birliği Kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının görüşülmesine geçildi.

18 Ağustos 2008 Pazartesi

Vakıf Üniversiteleri

Vakıf Üniversiteleri
Her na kadar anayasada Vakıf Üniversiteleri kar amacı güdemese de çeşitli Vakıf Üniversiteleri dolaylı yollardan da olsa kar yapmaktalar. Bu da doğal ama... Olayı abartıp “5 bin öğrenci, 20 bin dolardan 100 milyon dolar ciro eder. 80 milyon doları size kalır.” mantığıyla yaklaşanların da olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz.

Aşağıda Vakıf Üniversiteleri Ticarethane mi konulu yazı dizisinde Vakıf Üniversiteleri masaya yatırılmış. Bizce tüm gelişmeler normal. Yavaş yavaş kaliteli olanla diğerleri birbirinden ayrışır. Ama bu hengamede tüm Vakıf Üniversiteleri aynen eskiden Özel Üniversitelerin tümünün kapatılması örneğinde olduğu gibi kapatılmaması arzumuz. Bu işi denetim altına almanın kurumsal hale gelememesi en büyük problem. Yani bu kurumların akreditasyonunu sağlayacak 3. parti ciddi kuruluşların geliştirilmesi gerekiyor.

Vakıf Üniversiteleri Ticarethane mi?

Hürriyet’te pazar günü Vahap Munyar’ın köşesinde, yeni kurulan bir vakıf üniversitesi ilgili işadamları arasında geçen ilginç bir diyalog vardı. İş dünyasının vakıf üniversitelerine nasıl baktığının önemli bir göstergesi niteliğindeki bu sohbetin en can alıcı cümlesi şöyle:
“5 bin öğrenci, 20 bin dolardan 100 milyon dolar ciro eder. 80 milyon doları size kalır.”

Ne kadar düz mantık. Açılacak olan üniversite değil sanki fabrika. Öğrenci yetiştirmeyecek, bilimsel araştırma yapmayacak, otomobil üretecek.

Oysa kazın ayağı hiç de öyle değil. Vakıf üniversitelerinin çoğu zorda. Birkaçı dışında para kazanan da yok. Sürekli desteklenmeleri gerekiyor. Çünkü insan yetiştirmek ve bilim üretmek dünyanın en pahalı yatırımı.

5 bin çarpı 20 bin, eşittir 100 milyon dolar. Bunun da 20 bini masraf, 80 bini kâr. Var mı böylesine altın yumurtlayan başka tavuk mantığı? Anlaşılan o ki üniversiteleri uzaktan yakından hiç tanımıyorlar.

Bugün ciddi bir vakıf üniversitesinin yatırım maliyeti, ki kurulmak istenen de öyle, en az 250 milyon dolar. 500 milyon dolar harcayıp da hâlâ çok eksiği olan vakıf üniversitelerini de özellikle hatırlatmak isteriz.

5 bin öğrencinin 5 bininin de paralı olduğu, hele hele 20 bin dolar ödediği bir vakıf üniversitesi ise, bırakın Türkiye’yi, dünyanın hiçbir yerinde yok. Çünkü vakıf üniversitelerini ayakta tutan, iddialı kılan, geleceğe taşıyan unsurların başında öğrenci, öğretim elemanı ve ciddi laboratuvarlar geliyor.

Öğrencilerin en az yüzde 10 ile 20’si burslu olmak zorunda. Ki bu oranlar bazı üniversitelerde çok daha yüksek düzeye çıkabiliyor. Yüzde 50’li, yüzde 25 gibi kademeli bursları da kattığınızda kâğıt üzerinde görünen o 100 milyon dolarlık gelirin dörtte biri daha en başında gidiyor.
Öğretim üyeleri de marka olmak zorunda. İyi öğretim üyeleri de devlet üniversitelerinde olduğu gibi 1000-2000 dolara gelmiyor. Serbest piyasa nedeniyle ücretler arttıkça artıyor. Dahası, transfer ücretleri de el yakmaya başladı. Baksanıza, dereceye giren öğrencilere bile 50 bin YTL veren üniversiteler, iyi hocalara neler vermez ki!

Peki ya laboratuvarlar? 10 milyon dolara kurulan araştırma birimleri var. Bunlardan onlarcasını düşündüğünüzde, değil para kazanmak, mevcut yatırımları sürdürebilmek için bir değil onlarca şirketinizin olması gerekiyor.

İşadamları bu konuda Dalan örneğini veriyorlar. Şu an için kârda gibi gözükebilir. Ama olaya uzun vadeli bakmak gerekir. Koç’u, Sabancı’yı ve arkasında en az 20 akar yaratan şirketi olan Bilkent’i masaya yatırıp incelesinler, üniversite yatırımı kârlı mı, değil mi görsünler.
Para kazanmak amacıyla üniversite kuranlar yok mu? Elbette var. Ama asıl büyük çoğunluk, bu kutsal görevi, büyük bir özveriyle yerine getiriyor. Bırakın para kazanmayı, sürekli para akıtıyorlar. O kadarla da kalmayıp zamanlarının çoğunu bu işe adıyorlar. Oysa üniversiteye yatırdıkları kaynaklarla, farklı alanlarda çok daha büyük para kazanabilirlerdi, reklam da yapabilirlerdi, eleman da yetiştirebilirlerdi. Ama tümüne yakının ortak noktası, sosyal sorumluluk. Paralarını bu ülkede kazandılar ve şimdi verme zamanı diyerek bu ülke için, gençler için, eğitim ve bilim için taşın altına ellerini koydular.
Kendilerini canı gönülden kutluyoruz. Böylesine zor ama bir o kadar da onurlu bir görev üstlendikleri için. Ama son gelişmeler de gösteriyor ki, vakıf üniversitelerinin de ciddi bir vizyona ve hedef revizyonuna ihtiyaçları var.

Anayasa kendilerini çok net tarif ediyor: Kâr amacı gütmeyen kurumlar...

Kazanmayacaklar mı? Elbette kazanacaklar. Ama daha çok yatırım ve daha çok burs için.
Dünyanın en iyileri diye gıpta ettiğimiz üniversitelerde bunu görüyoruz. Onlardan birinin bütçesi, bizimkilerin tümünden fazla. Onları o noktaya getiren de bu güçleri!..

Özetin özeti: Vakıf üniversitelerini farklı mecralara çekmek isteyenler hep olacak. Umarız kurucularının ismini en iyi şekilde yaşatma ve ülkeye yeni bir dinamizm getirme gibi asli görevlerinin dışında başka arayışlara girmezler.


Vakıf Üniversiteleri -2
Vakıf üniversitelerinin kendi aralarında ciddi bir yapılanma içerisine girmeleri artık kaçınılmaz hale geldi. İçlerinde öylesine farklı noktalara sürüklenenler var ki, ileride tümümün başını ağrıtabilir.

Dünden bugüne çok iyi biliyoruz ki, biri bir hata yaptı mı, hepsi birden cezalandırılıyor. İşte bu yüzden, birinin yaptığı yanlışlar, diğerlerini etkilemesin isteniyorsa, bir otokontrol sisteminin geliştirilmesi gerekiyor.

YÖK ne için var? diyorsanız çok yanılırsınız. YÖK, bırakın üniversiteleri, kendisini bile yönetemiyor. Yoksa bu noktaya gelinir miydi?

Vakıf üniversitelerinden biri, üstelik kurulalı daha bir yıl olmadan yüksek lisans ve doktora ilanları vermeye başladı. Anlamak mümkün değil. Ama daha da komiği, doktora yapılacak bölümler bir bir sıralandıktan sonra, ilanın bir yerine minnacık bir yıldız koyup, açıklamasında da “Bu programlar YÖK’ün onayını müteakip öğrenime başlayacaktır” deniliyor. Yani daha doktora için resmen izin alınmamış ama belli ki söz alınmış. Yoksa böyle ilan verilebilir mi?

Doktora eğitimi çok ciddi bir altyapı gerektirir. Dünyanın her çok yerinde, her üniversiteye doktora izni verilmez. Türkiye’de de bu böyleydi. Onlarca yıllık bir geçmiş ve güçlü bir kadro zorunluluğu vardı. Ama görünen o ki, her şey gibi doktora kuralları da altüst olmuş.
Peki bu üniversitemiz ya da şipşak izin verilen diğer üniversitelerimiz bu yükün altından kalkamaz mı? Devlet üniversitelerinde olandan daha iyi bir doktora eğitimi veremez mi? O ayrıca tartışılır. Ama şu anda gelinen nokta, tıpkı lisans eğitimi gibi yüksek lisans ve doktora eğitimi de giderek sulanıyor. Oysa Başbakan Erdoğan, eski YÖK yönetimi ve rektörleri adeta taciz ederek çıtanın yükseltilmesini istiyordu. Düne kadar dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına giren 3 üniversitemiz vardı. Bakalım önümüzdeki yıllarda kaç üniversitemiz daha girecek? Sonucu merakla bekliyoruz. 3, 5’e çıkarsa alkışlarız. Sıfıra inerse de Başbakan’a, YÖK’e ve Cumhurbaşkanı’na dün söylediklerini hatırlatmaya devam ederiz...

Vakıf Üniversiteleri Ne kadar evrenseller?

Vakıf üniversitelerine yönelik ciddi yaptırımlardan biri de Türkiye’nin gerçeklerine ve geleceğe yönelik olmalıdır. Son birkaç yıldır bakkal dükkânı açar gibi üniversite açılıyor. Ve hemen hepsi de büyük kentlerde, özellikle de İstanbul’da. Oysa artık Anadolu’ya da açılmaları gerekiyor. İstanbul hemen her konuda artık boğazına kadar dolmuş durumda. Üniversite konusunda da değişen bir şey yok. Çok iddialı olmadığı sürece, İstanbul’da vakıf üniversitelerine izin vermek, İstanbul’u vakıf üniversiteleri pazarı haline getirmenin ötesinde bir işe yaramaz.
Yeni vakıf üniversiteleri açılmasın mı? Elbette açılsın. Bu genç nüfusa, ne kadar açılsa azdır. Ama bu bir plan ve program çerçevesinde olmalıdır. Örneğin öğretim kadrolarının yetiştirilmesine katkıda bulunmalılar. Örneğin kolay öğrenci bulabilecekleri popüler alanların dışında, Türkiye’nin kalkınmasına yönelik programlar da açmalılar. Yoksa üzerlerindeki “Üniversite mi yoksa ticarethane mi?” sorgulamasından zor kurtulurlar.

Vakıf üniversitelerindeki öğrenci memnuniyeti giderek azalıyor. Bu konuda acil önlem almalılar. Ücretler konusunda ciddi sıkıntılar var. Öğretim kadroları ilan edilenlerin çok dışında. Eğitim ve bilim alanına yatırım yapma yerine farklı ilişkilerle yol kat etmek isteyenler, diğerlerine de kötü örnek oluyor.

Gönül ister ki gazetelere verilen çarşaf çarşaf ilanlardaki süslü lafların yerini, hangi uluslararası kurumlardan akredite aldıkları, kaç uluslararası yayınlarının olduğu, binaların dışında Ar-Ge için ne kadar yatırım yaptıkları, yurtdışına kaç araştırma görevlisi gönderdikleri, dünyanın hangi iyi üniversiteleriyle öğrenci ve öğretim üyesi değişim anlaşması yaptıkları, kaç süreli yayına abone oldukları, mezunlarının ne kadarı dünyanın ilk 500’deki üniversitelerine mastır ya da doktora öğrencisi olarak kabul edildiği gibi gereksiz(!) ayrıntılar da yer alsa...
Özetin özeti: Vakıf üniversiteleri mutlaka olmalı. Ama...

Vakıf Üniversiteleri Ücret-Harcama Dengesi

"Ücret-harcama tablosu" en azından bir kriter açısından hangi vakıf üniversitesinin mukadderattının yakın gelecekte ne olacağının sinyalini vermektedir.
Umarım asıl mesajı alması gerekenler almıştır.

Vakıf Üniversitelerinin
Gelir Ücret ve Öğrenci Başına Harcamaları *
Üniversite **
Toplam Gelir
(YTL)
Öğrenci
Gelirlerinin
Toplam Gelire
Oranı
(yüzde)
Öğrenci Ücreti
(YTL)
Öğrenci
Başına
Harcama
(YTL)
Bilkent
176.368.891
47,12
13.000
10.313
Yeditepe
166.417.903
83,05
13.000-26.000
9.346
Sabancı
85.339.721
26,85
19.500
30.013
Başkent
71.619.904
67,65
6.480 dolar
7.944
Koç
61.773.957
54,87
13.500 dolar
16.640
Bilgi
61.179.272
91,82
15.900
6.432
Fatih
54.793.814
43,8
4.000-6.850 dolar
11.395
Kültür
37.508.508
84,84
12.500
5.220
İzmir Ekonomi
29.372.704
91,21
6.000dolar
9.480
İstanbul Ticaret
28.439.933
84,52
9.500
4.949
Kadir Has
28.188.117
83,5
10.000-13.000
4.789
Beykent
27.804.076
87,11
11.500
2.611
Bahçeşehir
25.097.303
92,7
12.500
4.508
Maltepe
22.231.383
49,34
11.000-18.000
4.447
Atılım
20.299.903
95,51
7.500 dolar
5.056
Çankaya
19.295.378
92,66
5.800 dolar
4.175
Işık
18.019.619
87,69
13.600
10.375
Haliç
14.770.174
90,55
7.500-12.000
4.538
Doğuş
13.932.168
92,17
12.600-13.800
6.766
TOBB ETÜ
12.865.522
21,03
11.000
19.430
Çağ
10.063.079
87,49
10.950
4.037
Ufuk
7.791.728
40,44
6.250 dolar
7.024
Yaşar
6.937.660
89,87
9.000
3.838
Okan
5.759.815
91,72
10.850
5.349
*YÖK, "Vakıf Üniversiteleri 2007" raporundan yararlanılmıştır.
**Tablo, 2005-2006 akademik dönemi itibariyle en az
iki yıldır faaliyette olan vakıf üniversitelerini kapsıyor.

Vakıf Üniversiteleri YÖK Raporu

Kaynak: Abbas Güçlü/Milliyet

15 Ağustos 2008 Cuma

Üniversite Ücret-Harcama Dengesi

Üniversite Ücret-Harcama Dengesi
Yeni Üniversite açanlar hırslı başlayıp bir an önce kazanmaya başlamak istiyorlar. Her ne kadar Türkiye'de kazanç amaçlı üniversite kurulamasa da daha önceki yazımızda belirtildiği üzere iş adamları üniversite açarak dolaylı da olsa kazanıyorlar. Bu yazıda Üniversite Ücret-Harcama Dengesi üzerinde durulmakta açgözlü üniversiteler teşhir edilmektedir.
Bir dokun bin ah işit.
"Kolay yoldan para kazanmanın yeni yolu: Vakıf Üniversiteleri" başlıklı yazım üzerine yüzlerce mesaj aldım.
Meğer ne çok insan aynı dertten muzdaripmiş.
Fakat bir tanesi özellikle içimi acıttı.
YÖK'ün "ücret-harcama dengesi" tablosunun en altında yer alan benim üniversite demeye dilimin varmadığı Beykent'ten yazan Emre şu satırlarla yansıtmış okulundaki çarpık durumu ve bunun sonuncunda gencecik bir öğrenci olarak kendi ruh halini.
"Ben bir Beykent Üniversitesi öğrencisi, pardon müşterisi mi demeliyim tam bilemiyorum ama bugün yazmış olduğunuz yazının duygularıma tercüman olduğunu ifade etmek isterim. Yazdıklarınız tamamıyla doğru. Maalesef benim de okumuş olmakta olduğum bu okul sadece ticari amaç güden bir işletme. Aslında almış olduğum eğitimin kalitesi buna değse inanın içim yanmaz ama maalesef değil.
Her şey bir yana size komik bir şey de söylemek isterim. Okulumuzun çok değerli akademisyenleri nedense Beykent'in Türkiye'nin en iyi üniversiteleri arasında olduğunu iddia ediyorlar. Nedenini hâlâ anlamış değilim!
Keşke okulda kişi başına düşen bilgisayar sayısını, internet hızını, laboratuar sayısını kantindeki yemek fiyatlarını da yazabilseydiniz. Tabi yazının konusu bu değil. Ama inşallah bir gün bunları da yazarsınız. Çünkü Türkiye'de Beykent gibi üniversitelerin sayısının birden çok olduğunu bilmek, bu yaşımda geleceğe karamsar bakmama yetiyor..."
Beykent'ten Emre'nin mesajı aynen böyle.
İnsanın içi acıyor. Fakat YÖK dahil yetkililerde "tık" yok!
Ha bu arada sakın yanlış anlaşılmasın.
Tüm vakıf üniversitelerini bu kategoriye sokmak büyük haksızlık olur.
Geçen yazımda gerçekten hakkını vererek bu işi yapan-yapmaya çalışan Koç-Sabancı-TOBB ETÜ gibi üniversitelerin öğrenci başına yaptıkları, aldıklarından daha fazlasını öğrenciye geri döndüren harcama tablosunu vermiştim.
Mesaj gönderen bir çok okur tablonun tamamını merak etmiş. YÖK'ün 2005-2006 yılı için hazırladığı rapordan ücret-harcama tablosunu ilgilenenlerin dikkatine sunuyorum.
İnşaat mühendisi Ceyda Akan vakıf üniversitelerinin fikir babası İhsan Doğramacı'nın tırnaklarıyla kaza kaza kurduğu Bilkent Üniversitesi'ni zikretmeme alınmış.
Mesajı aynen şöyle.
"Yazınız duygu ve düşüncelerimize tercüman oldu. Ben ODTU İnşaat mühendisliği mezunuyum yakın zamana kadar devlet üniversitelerinin daha iyi olduğunu düşünüyor özel üniversitelere hep temkinle yaklaşıyordum; ta ki kardeşim Bilkent İsletme Bölümü'nden mezun olana kadar. Gerçekten çok iyi olanaklar içinde çok iyi bir eğitim aldı. Sayın İhsan Doğramacı'ya Türkiye'de vakıf üniversitesi konusunda ilk adımı attığı ve halen başarılarını arttırarak devam ettirdiği için teşekkürü bir borç biliyorum. Vakıf üniversitelerinin ilki olan bu basarili üniversitenin yazınızda yer almamasına çok şaşırdım. Özel bir sebebi varsa lütfen biz okurlarınızla paylaşınız..."
Özel bir sebebi yok. Bilkent sıralamada iyiler arasında ilk üçte olmasa da öğrenciye yaptığı yatırımlar açısından gayet iyi bir durumda. Geçen yazımda yer darlığından dolayı tablonun tamamını yayınlayamadım. Şimdi yayınlıyorum, tablodan Bilkent'in durumunun hiç de fena olmadığı görülebilir.

Bu arada bir çok öğrenci ve veli üniversitelerin fahiş ücretlerinden şikayet ediyor. Kimi zaman Amerika'daki en iyi üniversitelerin bile üzerine çıkan fiyatlar bence de gözden geçirilmeli. Fakat burada esas mesele ücretten çok ücretin karşılığının nasıl geri verildiği.

Bu yıl eğitime başlayacak Özyeğin Üniversitesi, kendisi de zamanında Harvard da burslu okumuş olan Hüsnü Bey 'in geliştirdiği yaratıcı kredi finansmanı modeliyle neredeyse öğrencilerin tamamına yüzde 50'den yüzde 100'e varan burs imkanları sunuyor.

Demek ki istenince oluyor.
Dün öğle yemeğinde buluştuğum gelecek yıl eğitime başlayacak Kemerburgaz Üniversitesi'nin kurucularından İmam Altınbaş uzun uzun mesleki eğitime verdikleri önemi ve vakıf için ayırmayı planladıkları kaynakları anlattı. Önceki yazımda aktardığım Yüksel Mermer'in kolay yolda para kazanma hesabına katılmadığını da tekrarladı.

İkincisi yasal statüleri gereği vakıf üniversiteleri "kâr amacı güdemez."
Eğer Türkiye'de bu işi tamamen kâr amacıyla yapmak isteyenler varsa ki var, o zaman vakıf üniversitesi kılıfının arkasına saklanmadan, dolayısıyla vakıf üniversitesi olmanın vergi dahil bir çok avantajından yararlanmadan açıkça yapsınlar. Kâr amacı güden özel statülü üniversitelerle vakıf üniversiteleri bir birine karışmasın. Böylece öğrenci seçimini "parayı basıp diploma almakla-adam gibi eğitim almak" (1 ayda üniversite diploması) arasında daha baştan yapabilsin.
Ama maalesef yasal alt yapı buna da müsaade etmiyor.
Böylece çürüklerle sağlamlar aynı sepette değerlendiriliyor.
Bir diğer husus üniversitelerin finansmanı konusunda vakfın katkısı, bilimsel çalışmaların kârlı projelere dönüştürülmesi, bağış, sponsorluk gibi kalemler yerine tüm ağırlığın öğrenci gelirlerine verilmesi. Bütün ağırlığını öğrenci gelirlerine yaslayan mali sistemli vakıf üniversitelerinin kaçınılmaz sonu ya iflas ya da bu işi hakkıyla yapan bir eğitim kurumu olmaktan vazgeçmektir.

"Ücret-harcama tablosu" en azından bir kriter açısından hangi vakıf üniversitesinin mukadderattının yakın gelecekte ne olacağının sinyalini vermektedir.
Umarım asıl mesajı alması gerekenler almıştır.

Vakıf Üniversitelerinin
Gelir Ücret ve Öğrenci Başına Harcamaları *
Üniversite **
Toplam Gelir
(YTL)
Öğrenci
Gelirlerinin
Toplam Gelire
Oranı
(yüzde)
Öğrenci Ücreti
(YTL)
Öğrenci
Başına
Harcama
(YTL)
Bilkent
176.368.891
47,12
13.000
10.313
Yeditepe
166.417.903
83,05
13.000-26.000
9.346
Sabancı
85.339.721
26,85
19.500
30.013
Başkent
71.619.904
67,65
6.480 dolar
7.944
Koç
61.773.957
54,87
13.500 dolar
16.640
Bilgi
61.179.272
91,82
15.900
6.432
Fatih
54.793.814
43,8
4.000-6.850 dolar
11.395
Kültür
37.508.508
84,84
12.500
5.220
İzmir Ekonomi
29.372.704
91,21
6.000dolar
9.480
İstanbul Ticaret
28.439.933
84,52
9.500
4.949
Kadir Has
28.188.117
83,5
10.000-13.000
4.789
Beykent
27.804.076
87,11
11.500
2.611
Bahçeşehir
25.097.303
92,7
12.500
4.508
Maltepe
22.231.383
49,34
11.000-18.000
4.447
Atılım
20.299.903
95,51
7.500 dolar
5.056
Çankaya
19.295.378
92,66
5.800 dolar
4.175
Işık
18.019.619
87,69
13.600
10.375
Haliç
14.770.174
90,55
7.500-12.000
4.538
Doğuş
13.932.168
92,17
12.600-13.800
6.766
TOBB ETÜ
12.865.522
21,03
11.000
19.430
Çağ
10.063.079
87,49
10.950
4.037
Ufuk
7.791.728
40,44
6.250 dolar
7.024
Yaşar
6.937.660
89,87
9.000
3.838
Okan
5.759.815
91,72
10.850
5.349
*YÖK, "Vakıf Üniversiteleri 2007" raporundan yararlanılmıştır.
**Tablo, 2005-2006 akademik dönemi itibariyle en az
iki yıldır faaliyette olan vakıf üniversitelerini kapsıyor.
Referans / Eyüp Can