500 Üniversite Fikrini Gerçekçi Buluyor musunuz?

31 Mart 2008 Pazartesi

Antalya Üniversitesi

Antalya Üniversitesi
Antalya Üniversitesi ismiyle üniversite kurma çalışmaları sürdürülüyor. Üniversite kurma çalışmalarını sürdüren Antalya Kültür ve Eğitim Vakfının (AKEV) Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Çiçek, "Üniversitemizde 3 fakülte, 4 meslek yüksekokulu olacak. Kampüste bir dünya üniversitesinde olması gereken ne varsa bulunacak" dedi.

Üniversitenin kurulacağı Serik’e bağlı Kadriye beldesindeki arazide incelemelerde bulunan Selahattin Çiçek, gazetecilere yaptığı açıklamada, Kadriye’ye bir "dünya üniversitesi" kuracaklarını söyledi.

Üniversitenin temelinin haziran ayında atılacağını belirten Çiçek, açılışın ise 2010 yılında yapılacağını bildirdi.

Daha önceki yazıda Türkiye'deki toplam Üniversite sayısı 125 olarak verilmişti. Antalya Üniversitesi kurulursa bu sayı 126'ya ulaşmış olacak.

Eğer insanlarımızın önünü kesen hukuki ve bürokratik engeller ortadan kaldırılırsa 500 Üniversite hedefini gerçekleştirememek için hiçbir neden yok. Ne dersiniz?

Akdeniz'de Yeni Bir Üniversite

Akdeniz'de Yeni Üniversite
Antalya'da Serik’e bağlı Kadriye beldesinde kurulacak yeni üniversitenin bir dünya üniversitesi olacağı ifade edildi.

Akdeniz'de bir dünya üniversitesi
Antalya adıyla üniversite kurma çalışmalarını sürdüren Antalya Kültür ve Eğitim Vakfının (AKEV) Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Çiçek, "Üniversitemizde 3 fakülte, 4 meslek yüksekokulu olacak. Kampüste bir dünya üniversitesinde olması gereken ne varsa bulunacak" dedi. Akdeniz'deki Yeni Üniversite'nin adının Antalya Üniversitesi olması düşünülüyor.

Üniversitenin kurulacağı Serik’e bağlı Kadriye beldesindeki arazide incelemelerde bulunan Selahattin Çiçek, gazetecilere yaptığı açıklamada, Kadriye’ye bir "dünya üniversitesi" kuracaklarını söyledi.

Üniversitenin temelinin haziran ayında atılacağını belirten Çiçek, açılışın ise 2010 yılında yapılacağını bildirdi.

Çiçek, Antalya Üniversitesi mütevelli heyetinin gelecek günlerde toplanacağını ifade ederek, "Toplantının ardından üniversitenin dosyasını YÖK’e teslim edeceğiz" dedi.

Üniversitelerin kuruldukları bölgelere katkılarına dikkati çeken Çiçek, "Üniversitenin olduğu her yerde gelişme çağlar boyu devam eder.

Üniversitemizde 3 fakülte, 4 meslek yüksekokulu olacak. Kampüste bir dünya üniversitesinde olması gereken ne varsa bulunacak" diye konuştu.

Kadriye Belediye Başkanı Hüseyin Kantoz da Antalya Üniversitesi için Akdeniz Üniversitesinden garantörlük belgesi alındığını belirterek, "İnşallah haziranda üniversitemizin temelini hep birlikte atarız" dedi.

OKUL ARAZİSİNE 2 BİN 500 FİDAN DİKİLDİ
Öte yandan, Antalya Üniversitesinin arazisine, 2 bin 500 fidan dikildi. Fidan dikimine AKEV Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Çiçek, Kadriye Belediye Başkanı Hüseyin Kantoz, AKEV Koleji öğrencileri ve öğretmenler katıldı.

Selahattin Çiçek, geçen aylarda da okulun arazisine 2 bin 500 fidan diktiklerini söyledi.
Basından

25 Mart 2008 Salı

Öğretim Üyeleri Sayıları

Öğretim Üyeleri Sayıları
Türkiye'deki üniversite öğretim üyeleri sayıları açıklandı. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, üniversitelerde 12 bin 186 profesör, 6 bin 238 doçent, 16 bin 796 yardımcı doçent, 33 bin 25 araştırma görevlisi ve 5 bin 479 okutmanın görev yaptığını bildirdi.

Çelik, MHP Hatay Milletvekili Süleyman Çirkin'in yazılı soru önergesini, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığının bilgi notuyla yanıtladı.

Üniversitelerde 12 bin 186 profesör, 6 bin 238 doçent, 16 bin 796 yardımcı doçent, 33 bin 25 araştırma görevlisi ve 5 bin 479 okutman bulunduğu açıklayan Bakan Çelik, ''Bünyesinde profesör unvanlı 10 öğretim üyesi bulunmayan üniversite sayısı 30'' dedi.

Milli Eğitim Bakanı Çelik, üniversitelerde laboratuvar olarak kullanılan mekanların olduğunu, laboratuvar ve kütüphanelere ayrılan bütçe kaynaklarının, ihtiyaçların tümünü karşılamaya yetmeyeceğini de belirtti.

Öğretim Üyeleri Sayısı Yeterli mi?
Öğretim üyeleri sayılarının yeterli olup olmadığı konusundaki tartışma Uzaktan Eğitim adresinde Öğretim Üyeleri başlığı altında yer almaktadır.

Dershaneler

Dershaneler
Türkiye'deki dershaneler ya da dershanecilik dünyanın hiçbir yerinde yoktur desek abartı olmaz. Dershanecilik olayında sonunda olan oldu. Dershanelerin sayısı 2007 yılında mevcut liselerin sayısını geçti. 2006-2007 ders yılında dershane sayısı 4 bine yaklaşırken, genel lise sayısı 3 bin 690 ile bu sayının altında kaldı.

Bu sonucu normal karşılamak gerekiyor. Her sene 1.5 milyon mezun verip 200-300 bin kişi üniversiteye alabilirseniz, bu gidişle dershane sayısı lise sayısını 2'ye de 5'e de katlar.

Dünyanın hiçbir yerinde bizdeki gibi bir ÖSS sınavı yok. ÖSYM başkanının bile itiraf ettiği gibi bu sınav sistemiyle öğrenciyi asla ölçemezsiniz. Bu sınav sistemiyle öğrencinin ancak 6 seviyeli Bloom taksonomisindeki 2. seviyeyi ölçebilirsiniz. 3 saatlik sınavı 10 saat bile yapsanız bu değişmez. ÖSYM, bu gerçeği göze almalı özellikle Cambridge Üniversitesi liderliğindeki Uluslararası IGCSE A Level, O Level sınavlarını gözden geçirmeli. Çoktan seçmeli sınavla üniversite öğrencisi seçemezsiniz.

Peki çözüm ne?
Çözüm, Türkiye'de üniversite sayısını arttırmaktan başkası değildir. İnsanların, kurumların önünü açacaksınız. Özel üniversitelerin sayısının artması için tedbirleri alıp politikaları geliştireceksiniz.

İnsanlar dershane yerine üniversite açmaya başlarsa o zaman problemin çözümüne doğru yol alınır.

21 Mart 2008 Cuma

ÖSS'ye Giriş

ÖSS'ye Giriş
ÖSS'ye Giriş sistemi konusunda Ünal Yarımaşan'dan açıklama:

ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ünal Yarımağan da üniversite giriş sınavından şikâyetçi. Hiçbir ülkede Türkiye'de olduğu gibi sadece test sınavıyla öğrenci seçilmediğini belirten Yarımağan, "Aday sayısını 500 bine indirirsek açık uçlu soru yöneltebiliriz" dedi.

Yarımağan, üniversiteye girmek isteyen aday sayısı yüksek olduğu için, sınav yapısında bir türlü 'ideal' noktaya ulaşamadıklarını, bunun için öncelikle ekonominin iyileştirilmesi gerektiğini belirtti. Yarımağan, şöyle konuştu:
Lise bitirme oranı artmalı: Lise bitirme oranının yüzde 40 olduğu bir ülkede, üniversite bitirme oranını yüzde 50 yapamazsınız. Lise bitirme oranları yüzde 60-70'lere ulaşacak ki, üniversite bitirme oranı da yüzde 50'leri zorlayabilsin.
Yığılma eritilmeli: Üniversite mezunu sayısını artırmak için üniversite kapılarındaki yığılmayı yok etmeliyiz. Yani liseyi bitirenler, istisnalar dışında eğer üniversitede okumak istiyorsa, o yıl bu amacına ulaşabilmeli.
Test sınavı yapılan tek ülke: Hiçbir ülkede, Türkiye'de olduğu gibi sadece test sınavıyla üniversiteye öğrenci seçilmiyor. Diğer ölçü araçlarını da kullanıyorlar. Test sınavıyla birlikte açık uçlu soruların da sorulduğu, öğrencinin ifade gücünün ölçüldüğü sınavlar yapıyorlar. Bizim de bunu yapmamız için sınava girenlerin azalması lazım.
Kontenjan artmalı: Aday sayısının azalması içinse ekonominin iyileşmesi şart. Liseyi bitiren iş bulamıyor. O yüzden herkes üniversiteye gitmek istiyor. Üniversite kontenjanları mutlaka artırılmalı. Bugünkü duruma göre üniversite kontenjanlarımız yetersiz kalıyor.

19 Mart 2008 Çarşamba

Üniversite Sayısı 125

Üniversite Sayısı 125 oluyor
Yeni 9 üniversite daha kuruluyor. Yeni kurulacak 9 üniversiteyle birlikte Türkiye'deki üniversite sayısı 125'e yükseliyor. Yani 500 üniversite hedefine 375 kaldı. :)

500 hedefini gerçekleştirmek için öncelikle bunu hedefe koymak gerekiyor. Hedefe koyduktan sonra stratejik hedefler ve taktikler. Şu anda öyle bir gayret hiçbir kurumda ve kuruluşta gözükmüyor.

9 Yeni üniversite
Yükseköğretim Kurulu (YÖK)'ndan 9 yeni üniversite kurulması konusunda olumlu görüş alan Milli Eğitim Bakanlığı, nisan ayından itibaren üniversitesiz şehir bırakmayacak. Hükümet 2006'da 15, geçen sene de 17 ilde üniversite kurmuştu.

Milli Eğitim Bakanlığı, yeni kurulacak üniversitelere ilişkin YÖK'ün görüşünü sordu. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik imzasıyla 5 Şubat'ta gönderilen yazıyı görüşen YÖK, 9 ile üniversite kurulması için 'olumlu' görüş bildirme kararı aldı.

YÖK'ün kararını bu hafta bakanlığa göndermesi beklenirken, asıl müjde Bakan Hüseyin Çelik'ten geldi. Çelik, yazının ellerine ulaşmasının ardından kanun tasarısını hazırlayarak önümüzdeki hafta Bakanlar Kurulu'na sunacaklarını açıkladı.

En geç nisan ayı başında tasarının Meclis'e gönderileceğini belirten Bakan Çelik, şunları söyledi: "Nisan ayında 9 ile daha üniversite kurulmasını öngören yasa tasarısı Meclis'te olacak. Meclis'te öncelikli görüşülecek tasarının, nisan ayı sonunda Meclis Genel Kurulu'ndan geçerek kanunlaşmasını bekliyorum. Yani nisan ayı sonunda Türkiye'de üniversitesi olmayan il kalmayacak."

Hükümetin yeni üniversite kurma gerekçesi, 'ülkemizde yükseköğretime olan yoğun talebin mevcut üniversite ve bu üniversitelere bağlı yükseköğretim birimleri ile karşılanmasının mümkün olmaması'.

Milli Eğitim'in YÖK'e gönderdiği yazıda, 'yükseköğretimin planlı bir şekilde yaygınlaştırılması, nicelik ve niteliğinin yükseltilmesi için gerekli tedbirleri almanın' bakanlığın görevleri arasında yer aldığı hatırlatılıyor. Ortaöğretimdeki okullaşma oranının 2012 yılında yüzde 100 olacağı belirtilen bakanlık yazısında, liselerdeki okullaşma oranındaki yükselişin yükseköğretime olan talebi artırdığı ifade ediliyor.

Yükseköğretimdeki okullaşma oranı hedefinin örgün yükseköğretimde yüzde 33, toplamda ise yüzde 48 olduğu belirtilen yazıda, şu görüşler dile getiriliyor: "Tüm dünyada yükseköğretimde okullaşma oranı artmaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki yükseköğretim çağı nüfusunun okullaşma oranları ülkemizin çok üzerinde seyretmektedir. Ülkemizin de bu gelişmelerin dışında ve uzağında kalması mümkün değildir."

YÖK, altyapı ve hoca eksikliğine dikkat çekti
YÖK'ün yeni üniversite kurulmasına ilişkin olumlu kararında, bu üniversiteler için öğretim elemanı ve kadro ihtiyacının karşılanması da isteniyor. Kararda ayrıca üniversitelerin kampüs ve yurt binaları gibi fizikî altyapısının da hazırlanmasının önemine işaret ediliyor. Türkiye'de halen 85'i devlet, 31'i vakıf olmak üzere 116 üniversite bulunuyor.
Ardahan, Bartın, Bayburt, Gümüşhane, Hakkari, Iğdır, Şırnak, Tunceli ve Yalova illerinde ise üniversite yok. Bu 9 ilde üniversite kurulması halinde üniversite sayısı 125'e çıkacak. Karar en çok gelişmekte olan illeri sevindirecek. Basindan

4 Mart 2008 Salı

Yasakçı Rektörler

Yasakçı Rektörler
Gün geçmiyor ki yasakçı rektörlerden birisi çıkıp 1-2 ilginç laf etmesin. İşin ilginç tarafı, bu koca koca profesör ünvanlı şahıslar ettikleri laflarla daha da komik duruma düşmelerine ve öğretim üyeliği mesleğinin toplum nezdinde daha da saygınsız hale gelmesine yol açıyorlar. Hukukçu kimlikli rektörler, profesörler öyle laflar ediyorlar ki lise seviyesinde hukuk bilgisine sahip vatandaşlar bile hukuksuzluğu görebiliyor. Artık bu yasakçı rektörlerin son kullanım süreleri çoktan doldu aslında. Raf ömürlerini tamamladılar. Son kullanım tarihi geçen diğer ürünler gibi güzel güzel çekilip emekliliğin tadını çıkarmaları en iyisi.

İnsanlar da haklı olarak bu durumu tiye alıp gırgırını geçiyorlar. Aşağıda pekçok sitede yer alan haber yorum..

Taraf Gazetesi'nden Dr. Sivilay Abla bu perşembe okuyucularının türban sorularını yanıtladı...

Tutsilerle Hutular arasında bile anlaşma oldu neden bizim başörtülü kızlarımızla laik yürekli rektörler ve akademisyenler arasında olmasın. Aralarını bulacağım ve Nobel Barış Ödülüne adaylık başvurusu yapacağım. Çok kararlıyım.

İşte değerli rektörlerimizin ve akademisyenlerimizin soruları, kaygıları, tespitleri ve benim çözüm önerilerim:

Kaygı-Soru: Teknoloji çok gelişti biliyorsunuz. Türbanlı bir kız öğrenci sınavda kulaklık takıp cep telefonuyla dışardan birinden yardım alarak kopya çekse bunu nasıl anlayacağız? (Bir rektör)

Çözüm: Sevgili Rektör, kopya çekme teknolojisi gelişti ise engelleme teknolojisi de gelişti. Üniversitelere demirbaş olarak sinyal karıştırıcı aletler alınır ve Sınav yapan hocalara bir bond çanta içinde zimmetlenir. Böylece radyo dalgalarıyla çalışan aletler işlemez hale gelecek, başörtülü kızların kopya çekmesi engellenecektir.

Tespit: Bizim istemediğimiz bir şeyin Türkiye'de olması mümkün değil. Zaten biz asılız, bize karşı çıkanı da asarız. (Kardelen bir akademisyen)

Çözüm: Geliniz bacım, orta bir yol bulalım. Sizi istemeye nasıl ikna edebilirim? Mesela; başı örtülü üniversiteye giren her bir kız için kardelenler projesine 10 SMS göndersek. 20 SMS olsun. Hadi senin güzel hatırın için 25 SMS’de anlaşalım.

Diğer taraftan; biz asılız sözünüz bana yıllar önce Demirel ile Özal arasındaki bir polemiği hatırlattı. Özalın bir sözü üzerine hazır cevap üstadı Demirel “Sayın Özal Biz halk çocuğuyuz diyor. Özal halk çocuğuysa biz o… çocuğu muyuz?” demişti. Hakikaten siz asılsanız biz neyiz kuzum?

Kaygı-Tespit: Müslüman bir ülke olduğumuz için türban yasağını savunuyorum. Ben Hıristiyan bir ülkenin rektörü olsam uğraşmam bu işle. Örneğin; Benim üniversiteme kipayla girsinler hiç sorun olmaz. (Diğer bir rektör)

Çözüm: Hocam ilminizden istifade etmek isteyen Hebrew Üniversitesi sizi misafir öğretim üyesi olarak İsrail’e davet etmeyi düşünüyordu. Ancak bu açıklamanızdan sonra bu fikirlerinden vazgeçeceklerini sanıyorum. Düşünsenize orada da kipalı çocukları kampusta görünce hadise çıkardığınızı.

Tespit-soru: Güzel dinimiz İslam hoşgörü ve kolaylık dinidir. Namazı, orucu ya da haccı kaçıranlar kaza edebiliyor. Neden başörtülü kızlarımız kaza edemesin? Üniversitede takamadıkları kadar evde takabilirler. (Genel cerrah bir rektör)

Çözüm: Bir cerrah olarak verdiğiniz bu fetvayı göz önünde bulunduracağız, ancak ilahiyatçılar da beyin ameliyatı yapmaya başlarlarsa sorumlusu ben değilim. Peki hocam laik ilahiyatçı kişiliğinize kafamı çok kurcalayan bir soru yöneltebilir miyim: Ojeli tırnaklarla türbeye mum diksem dualarım kabul olur mu?

İtiraf-soru: Sınıfımda bir türbanlı öğrenci görürsem elimde olmadan hak ettiği notu veremem. Ne yapabilirim, ben böyleyim. (Yine bir rektör)

Çözüm: Öncelikle bu samimi itirafınız için sizi tebrik ederim. Tabii bu güne kadar armudun sapı üzümün çöpü deyip kim bilir kaç öğrencinin notunu kırdığınızı düşünmeden de edemedim. Çözüm olarak başörtülü kızların sınav kâğıtlarının Yunanistan üniversitelerinde okunmasını öneriyorum. Böylece bu öğrencilerin sınav kağıtları da objektif değerlendirilebilir.

Kaygı-Soru: Türbanlıları sınıfımda görürsem derse giremem. Ya-pa-maaaam! Israr etmeyin! (Bir akademisyen)

Çözüm: Japonya’da bir gözlük icat etmişler. Gözlüğü takan giysilerin arkasını görebiliyormuş. Size böyle gözlükler alsak ve derslere bu şekilde girseniz. Bu teknolojik camların arkasından bakınca kimin başı bağlı kimin açık ayırt etmeniz mümkün değil. Tabii bu gözlüğü takmışken öğrencileri tepeden tırnağa süzmek yok ama.

Tespit-soru: Türbanlılar girerse üniversitelerimizi kapatıp gideriz. (Başka bir akademisyen)

Çözüm: Hiç sorun değil ancak kilidi paspasın altına bırakıverin ki kapıda kalmayalım.

Gördüğünüz gibi her sorunun bir çözümü vardır. Ne dersiniz Nobel Barış Ödülüne yakın durmuyor muyum sizce de?